Fantastik karakterler ve hikayeler konusundaki engin bilgi birikimimi burada paylaşmaya devam ediyorum. Peter Pan'den sonraki ikinci aydınlatıcı yazım: Vampiler vs. Kurtadamlar
Kurtadamlar, en çok bilinen 26 vampir hikayesinin-filminin 18'inde varlar.
Peki bu bağlantı nereden çıkmış?
Bizim popüler filmlerden bildiğimiz gibi hep düşman mıydılar yoksa aslında olay bambaşka mı?
Bu hikaye nasıl başladı?
Büyük ihtimal merak etmediğiniz soruların yanıtları işte burada :)
Kont Dracula efsanesi Bram Stoker'la 1897'de başlamış olsa da vampilerin ortaya çıkışı çok daha eskilere, hatta bazı edebiyat tarihçilerine göre tarih öncesi zamanlara dayanıyor. Tabi bu hikayelerin hepsi Doğu Avrupa kaynaklı; Bulgaristan, Romanya, Çek Cumhuriyeti, Yunanistan. Hatta bu edebiyatçıların bazıları "vampir" kelimesinin Türk dillerinden Tatarca'da cadı anlamına gelen "ubyr" kelimesinden geldiğini iddia ediyor. İlginç; kızılderililere kadar herkesin bizden olduğunu söylüyoruz ya, belki vampirler de aslında ilk Türkler'den çıkmıştır :)
Vampirlerin oluşumu genelde vampir yarasaların ısırmasıyla açıklansa da bu yarasalar vampirlerin kaynağı olan Orta Avrupa'da yaşamıyorlar bile. Sadece Orta Amerika'da yaşayan bu tipitip hayvanlar vampir hikayelerine anca 16. yüzyıldan sonra girmiş. Böylece vampirler yarasalara bağlanmış.
Olayın kurtadamlara bağlanması ise binbir yoldan olabilir.
Underworld başta olmak üzere bazı hikayelerde vampirlerle kurtadamların beraber yaratıldığı, iki türün de ilk atalarının biri yarasa diğeri bir kurt tarafından ısırılmış iki kardeş olduğu anlatılır.
Bu ısırılma hikayelerinden birinin kaynağı da kuduz hastalığı. İspanya'dan Dr. Juan Gómez-Alonso adında bir amcam, üşenmemiş benden beter araştırmış bu konuyu. Onun dediğine göre sarmısak ve ışığa duyarlılık, kuduzun belirtilerinden biri olan aşırıduyarlılık (hypersensitivity) yüzünden kaynaklanabilir. Kuduz aynı zamanda beynin bazı kısımlarını etkilemesi nedeniyle uyku düzeninin bozulması ya da aşırı seks isteği gibi sorunlara neden olabiliyor, ki bunlara vampirlerin dünyasından oldukça alışkınız. Efsanelere göre de eğer bir insan kuduz değilse kendi yansımasına bakabilir (vampirlerin yansıması olmaz). Kurtlar ve yarasalar da kuduzun yayılmasının başlıca sorumluları olarak görülürler. Bu da bizi kurtadam ve vampirlerin farklı hayvanlar tarafından ısırılmış kardeşler, kankalar, hemşeriler olan kuduzlar olabileceği sonucuna vardırabilir yine.
Ortaçağ Avrupasında kurtadam olduğu gerekçesiyle öldürülen kişilerin cesetleri, canlanıp vampire dönüşmesin diye yakılırmış. 19. yüzyılın sonlarına kadar Yunanlılar kurtadamların cesetlerinin, kurt veya sırtlan şeklinde vampirlere dönüşeceğine inanırlarmış. Bu vampirler savaş alanlarında gezer ve ölen askerlerin kanını emerlermiş. Benzer inanışlara göre Almanya, Polonya ve Fransa'nın bazı bölgelerinde ölümcül günah işlemiş kişiler, hayata kan içen kurtadamlar olarak geri dönermiş. Tüm bu hikayelerin asıl kaynağı olan Doğu Avrupa'da da kurtadamlar ve vampirler genelde birbirlerine bağlılar. Sırbıstan'da vampirler ve kurtadamlar Vulkodlak adı altında tek bir yaratık olarak bilinirler. Macar ve Balkan mitolojisine göre de çoğu kurtadam, kurt şekline bürünmüş vampir cadılardır, böylece dolunayda doğmuş erkeklerin kanını emip sağlıklı kalabilirler.
Velhasıl kelam, wikipedia, google ve çılgın forumlarda yaptığım araştırmalar göstermiştir ki kurtadamlar ve vampirler arasındaki savaş tamamen Hollywood'un uydurmasıdır. Mitolojik ve tarihsel açıdan bu iki yaratığın birbirine bağlandığı noktalar olsa da düşman olduklarını gösteren hiçbirşey yoktur. İşte bu da Hollywood'un bize açık açık verdiği mesajlardan biri; "Benimle hiç alakası olmayan şeyleri alır, öyle bir evirir çeviririm ki, aslında sizin olan şeyi toptan unutur, ben ne dersem ona inanırsınız". Kahrolsun Amerika, kahrolun Emperyalizm. Şaka şaka, bu yazıyı tamemen fantastik hikaye merakım, yarı-nerd kişiliğim ve boş zamanım dolayısıyla yazdım. Yoksa Hollywood filmlerine lafım yok, biz boş kafalı fanileri sanatsal Avrupa ve uzun bakışmalı Uzak Doğu filmlerinden kurtardıkları için teşekkürlerimi sunarım :)
Son bir not olarak favori vampir hikayem tabii ki Bram Stoker'ın Dracula'sıdır. Karakter zayıflıkları nedeniyle çok eleştirilse de Underworld serisini de severim. Alacakaranlık serisini ise zaten olağanüstü yaratıklar olan vampirlere geleceği görme, akıl okuma gibi daha da olağanüstü yetenekler kattıkları için sevmedim. Fantastik hikayeleri sevsem de klasikleri unutmama taraftarıyım.