31 Mart 2012 Cumartesi

Bahadır geldi aklıma yıllar sonra

Filler büyüleyici yaratıklar. Bu reklamı izleyince bunu tekrar hatırladım. "Bahadır"dı belki benim büyülenmemin ilk sebebi.

İzmir hayvanat bahçesi o zamanlar fuardaydı, yani şehir merkezinde. Yılda en az 2 kez ziyaret ederdik herhalde Pak Bahadır'ı. O, beton zeminde, sınırları demir dikenlerle çevrili bir alanda dolanır dururdu. Kim bilir kaç kez bastı o dikenlere, basmaması gerektiğini öğrenene kadar. Biz İzmirli'ler sevdik Bahadır'ı, hem de çok sevdik, parmaklıkların ardında olsa da.


O reklamdaki gibi yanında kimseyi göremedik, zekice numaralar yapmadı bize. Sadece parmaklıkların arasından hortumunu uzattı. Şanslı ve uzun kollu olanlarımız dokunabildi ona. Ben sanırım yetişemedim, hatırlamıyorum.

Herhalde Bahadır'ın yalnızlığından rahatsız oldular ki yıllar sonra Begümcan'ı getirdiler yanına. Hassas İzmirli'ilerin payı olabilir bu yalnızlığın bitmesinde. Nedense ben sevindiğimi hatırlamıyorum bu habere. Belki de içten içe birgün Bahadır'ı Asya'da Afrika'da bir ormana salmalarını beklediğim için.

Filler ölülerinin arkasından yas tutarmış. Ölen fili yapraklarla, dallarla örterek gömerler, başından ayrılmazlarmış. Ağıt yakar gibi sesler çıkarırlarmış. Begümcan da yas tutabildi mi acaba Bahadır'ın arkasından? Onu örtebilecek bir tane yaprağı, dalı olmadan...

1 yorum:

  1. Annem cocukken de Bahadir vardi ben cocukken de bence biz ondan o ziyaretleri cok sevdik....

    YanıtlaSil