2 Temmuz 2009 Perşembe

Bu sefer is dünyasindan haberler

Kötü politika haberlerinin arasina sikismis, kücücük kalmis da olsa güzel haberler de olurmus, sabah cayini icerken seni sevindiren, „vay be neler yapmislar“ dedirten.

Kardelenler CNN’de. Turkcell’in CYDD ile beraber 2000 yilindan beri sürdürdügü Kardelenler projesi, gercekten amacina ulasmis sinirli CSR projelerimizden. Kanalin ödüllü yönetmeni Ivan Bouso cekmis belgeseli. 1 Temmuzdan itibaren Türkiye’de yayinlanmaya baslamis, yakin zamanda da Avrupa’da gösterilecek.

Önceden tamamen yabancilarin baskin oldugunu düsündügüm PC pazarinda Türkiye’de bir Türk markasi almis yürümüs. Ben isterdim ki o marka Vestel olsun ama degil (Vestel de benim gibi sadik müsteri, gönüllü elci bulamaz kendine :)). Yapilan bir arastirmaya göre Türkiye’de en cok bilinen PC markasi 7 yildan beri Casper, ve evet, Casper bir Türk markasi. Rapora göre Casper’n bilinirlik orani %29.7, 2. sirada olan HP sadece %7 de, sonra da Toshiba geliyor %5.9 la. Yani Casper acik ara fark atmis. Sadece bilinen degil, ayni zamanda en sevilen bilgisayar markalari arastirmasinda da yine Casper 1. sirada. Türkiye resmen resesyona girerken Casper 2009’da %30 büyümüs. Bravva diyorum ve devamini merak edenlere link veriyorum.

Hamburg’da otobüs duraklarina bir reklam konmus. Panoya baktiginizda kapkara bir arka plan üzerinde mutlu bir cift görüyorsunuz, adam kadinin omzuna elini atmis, ikisi de gülüyor, altinda da bir yazi ”It happens when nobody’s watching”. Tam siz kafanizi cevirip ”Ne ki bu” diye düsünürken birden ekran degisiyor. O panodaki mutlu adam kadini cilginlar gibi dövmeye basliyor. Sen birden tekrar bakiyorsun panoya ne oldugunu anlamak icin, ve yine ayni sahne, ikisi de mutlu. Reklamin mesaji acik ”Siddet kimsenin gözü önünde degil, hep kapali kapilar arkasinda gerceklesiyor”. Tabi ki hicbir mankafa bu reklami görüp bilinclenmeyecek, akli basina gelmeyecektir. Zaten reklami yayinlayan Amnesty Group’un da bu asamadaki amaci reklamin siddeti durdurmasi degil, aile ici siddetle mücadele etmede onlarla beraber calisacak gönüllülere ulastirmasi.





Icten ice kopuyorum bu corporate dünyadan. Yardim edilmesi gereken o kadar insan, yapilacak o kadar iyilestirme varken, daha cok motor, daha cok telefon, daha cok herhangibisey satmaya calismak bana anlamsiz geliyor. (Sirket benim olsa neyse:)

Ilgisiz not: Oksitoksin Hormonu insanlarin birbirlerine baglanmasini sagliyormus. Hayvanlarla iliskilerde de salgilaniyormus ayni hormon. Cocuklarinla göz temasi kurdugunda veya köpeginle bi süre oynadiginda bu hormonun kanindaki miktari %25 artiyormus. Yani birini sevdikce bu hormonu salgiliyorsun, salgiladikca daha cok seviyorsun :)

1 yorum:

  1. Öncelikle "daha çok herhangibirşey satmaya çalışmak" yorumu üzerine, şu videoyu izlemeni tavsiye ederim: (Türkiye'de de NTV yayimladi bu belgeseli)
    http://www.youtube.com/watch?v=jqxENMKaeCU

    İkincisi, Amnesty International'ın Türkiye'de de şubesi var, sitesine girdiğin zaman da aşağıda hemen açık pozisyonları görüyorsun hatta: http://www.amnesty.org.tr/yeni/

    Buradan bütün romantiklere izlemelerini tavsiye edeceğim bir film olan "Definitely Maybe"de ana karakterlerden bir kız filmin sonunda orada çalışmaya başlıyordu. Aklımda kalmış işte öyle, paylaşayım dedim..

    YanıtlaSil